“Bir Amelenin Manifestosu”, Amerikalı bir işçinin birbirinden farklı işe girip çıkma deneyimlerini konu alıyor. Yani kısaca, “Ne iş olsa yaparım”ın 21. yüzyıl Amerika’sında vücut bulmuş hali. Manifestonun yazarı, ameleleri şöyle tanımlıyor: “İş için dolanırken daha iyi görüyorum: yalnız değilim. Dışarıda binlerce amele var, bunların birçoğu takım elbise giyiyor, inşaatta çalışıyor, en sevdiğiniz lokantalarda garsonluk, aşçılık yapıyor.” Iain Levison’un sözcükleri, işte bu binlerce ameleden birinin hayatından kesitler aktarıyor.
“Bir Amelenin Manifestosu”, Amerikalı bir işçinin birbirinden farklı işe girip çıkma deneyimlerini konu alıyor. Yani kısaca, “Ne iş olsa yaparım”ın 21. yüzyıl Amerika’sında vücut bulmuş hali. Manifestonun yazarı, ameleleri şöyle tanımlıyor: “İş için dolanırken daha iyi görüyorum: yalnız değilim. Dışarıda binlerce amele var, bunların birçoğu takım elbise giyiyor, inşaatta çalışıyor, en sevdiğiniz lokantalarda garsonluk, aşçılık yapıyor.” Iain Levison’un sözcükleri, işte bu binlerce ameleden birinin hayatından kesitler aktarıyor.