“Pazartesi Sendromu” günümüz edebiyatına iki önemli pozisyondan bakıyor: İlk olarak, beyaz yakalı olarak anılan, kas gücü yerine fikir gücü ile emek üreten, çoğu üniversite mezunu ve ofis işlerinde çalışan orta sınıfın dünyasını içkin bir bakışla ele alıyor. Onun kendi ürettiği ilişkilerin ne kadarına hakim olduğunun, dolayısıyla kendine, doğaya ve dünyaya nasıl yabancılaştığının izini içeriden sürüyor. İkinci olaraksa, bunu yapar ve güçlü edebi karakterler üretirken teknik olarak klişelerin öykülerine sızmasına izin vermiyor.
“Pazartesi Sendromu” günümüz edebiyatına iki önemli pozisyondan bakıyor: İlk olarak, beyaz yakalı olarak anılan, kas gücü yerine fikir gücü ile emek üreten, çoğu üniversite mezunu ve ofis işlerinde çalışan orta sınıfın dünyasını içkin bir bakışla ele alıyor. Onun kendi ürettiği ilişkilerin ne kadarına hakim olduğunun, dolayısıyla kendine, doğaya ve dünyaya nasıl yabancılaştığının izini içeriden sürüyor. İkinci olaraksa, bunu yapar ve güçlü edebi karakterler üretirken teknik olarak klişelerin öykülerine sızmasına izin vermiyor.